İletişim Formu
Tüm soru ve önerilerinizi form aracılığıyla iletebilirsiniz. Görüşleriniz bizim için önemlidir.
İletişim Bilgileri
Karaçalı Mah. İnönü Cad. Işık Apt. No:19 Daire:6 Dalaman/Muğla
+90 545 135 83 26
Sık Sorulan Sorular
Hamilelik öncesi düzenli ağız ve diş sağlığı kontrollerini yaptırmış ve ağzında herhangi bir problem olmayan hasta, hamilelik sırasında da ağız sağlığına dikkat ederse, ağız sağlığında olumsuz bir etki görülmez. Ancak hormonlardaki değişiklik nedeniyle dişetlerinde bazı şişlikler ve kanamalar görülebilir. Dişetinde oluşabilecek bu problemleri de düzenli ağız bakımlarıyla yok edilebilmekte.
Hamilelikteki diş tedavisinin, hamile olunmayan dönemdeki diş tedavisinden bir farkı yoktur. Gerek görülürse hastanın kadın-doğum uzmanı ile konsültasyon yapılır. Yapılan tedaviler gerekirse seanslara bölünerek hastanın stresten mümkün olduğunca uzaklaşması sağlanır. Hamilelik sırasında rutin tedaviler yapılabilmektedir; ancak genel kanı acil tedaviler dışında diğer tedavileri ertelemektir. Hamilelikte ilk 3 aylık dönemde, çok ağrı yapan ve müdahale edilmesi kaçınılmaz olan dişler tedavi edilir. İkinci 3 aylık dönem, diş tedavisi açısından en uygun dönemdir. Hamilelik sonuna ertelenemeyecek olan dolgu, kanal tedavisi ve çekim gibi müdahaleler yapılabilir. Üçüncü 3 aylık dönem anneyi tedavi açısından en zor dönemlerden biridir. Bebek oldukça büyümüştür. Acil tedavi gerektiren dişler tedavi edilir. Yine de hatırlatmak gerekir ki; artık gebeliğin her döneminde diş tedavileri yapılabilmektedir. Önemli olan gebeliğin seyrinde bir problem olup olmadığıdır. Bunun için gebenin kadın-doğum uzmanı ile mutlaka konsültasyon yapılmalı ve genel durum hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
İmplantın kanser yaratma olasılığı ile ilgili olan senaryolar sadece şehir efsanesinden ileri gidememektedir. İmplant ve kanserin birbiri ile bağlantısı olduğunu ispat edebilen bir tane bile araştırma yoktur. Bu sebepten bu konuda endişelenmek gereksizdir. Sonuç olarak implant çok ama çok doku dostu bir materyaldir. Sağlığa herhangi bir sistemik sakıncası yoktur.
Hastaların en sık sorduğu sorulardan biri de implantların ömrünün ne kadar olduğudur. Yapılan araştırmalar implantların 15 yıllık başarılarının %98 kadar olduğunu göstermektedir. Yani yapılan her 100 implanttan 98’i 15 yıl ağızda durmaktadır. Bu sürenin uzatılması için hastaların ağız hijyenine çok dikkat etmeleri ve kontrollerini aksatmamaları gerekmektedir.
Eğer diş abseli olduğu için çekildiyse çekim boşluğunda bakteri, mikroorganizma kalabileceği düşünüldüğünden yara yerinin iyileşmesini beklemek ve implantı sonra yapmak gerekir. Eğer diş sallandığı için ya da kırık olduğu için çekiliyorsa çekimden hemen sonra implant yapılabilir.
Hekim tarafından doğru yöntemlerde en az yılda 2 kez yapılması diş hekimliği açısından en doğru olanıdır ve kesinlikle herhangi bir zararı olmadığı gibi bugüne kadar zarar gören böyle bir vakaya rastlanmamıştır.
Dişetinde meydana gelen kanamalar altta yatan bir dişeti rahatsızlığının habercisi olabilir. Bakteri plağı ve diştaşı (tartar) birikimleri sonucunda dişetlerinde ve dişleri çene içerisinde tutan kemikte o bölgeyle sınırlı iltihapsal bir alan oluşmakta ve dişeti kanaması ortaya çıkmaktadır.
Dişeti kanadığında ne yapılmalıdır?
Öncelikle kanama gelişen bölgeler için daha dikkatli fırçalama ve diş ipi kullanılması ile beraber ağız hijyeni en iyi seviyeye getirilmelidir ki vücudun kendini yenileme kapasitesi kendini gösterebilsin. Kanama oluşan bölgeler tüm ağız hijyeni uygulamalarına rağmen toparlama göstermiyorsa en kısa zamanda diş hekimine kontrol amaçlı gidilmelidir.
Uykuda diş gıcırdatma çocukluk yaşlarında daha sık görülen, erişkin dönemde ise toplumun yüzde 10-20′sinde varolan bir problemdir.
Hastalar uykunun yüzeysel dönemlerinde 3-5 saniye süre ile dişlerini gıcırdatır. Bu durum gece boyunca sıklığı ve şiddeti değişerek devam eder.
Hastalar durumun pek farkında değildir. Genellikle eşler şikayetçidir.
Diş gıcırdatma bazen de diş hekimine başvurulduğunda dişlerdeki zedelenmelerden farkedilir.
Eğer diş gıcırdatma ileri boyutlarda değilse, çevreyi rahatsız etmiyorsa ve dişlerde bozulmaya neden olmuyorsa tedavi edilmesi gerekmez.
Ancak aksi hallerde, diş hekimleri tarafından ağız içine konan ve dişleri korumaya yarayan protezler kullanılabilir.
Diş gıcırdatmanın stresten kaynaklandığı düşünülüyorsa, hastaları psikoterapi veya ilaçla rahatlatmak başarılı sonuçlar vermektedir.
ğız kokusu, bir hastalıktan ziyade kişinin sosyal hayatını etkileyen kişiyi ve çevresini rahatsız eden bir durumdur. Ağızdaki kötü koku, hem kendimizi, hem etrafımızı rahatsız ettiği gibi, ihmal edilmemesi de gerekir.
Öncelikle, ağızdaki kötü kokunun kaynağını bilmekte fayda vardır. Çünkü; ağız kokusu, bir hastalık değil, ama, bir hastalığın habercisi olabilir. Ağız kokusunun çeşitli sebepleri vardır:
- Diş ve ağız kaynaklı rahatsızlıklar ve artıklar,
- Bademcik iltihabı, burun ve sinüz hastalıkları,
- Sindirim sistemi bozuklukları,
- Şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği,
- Metabolizma bozuklukları,
- Açlık, diyet, ağız kuruması, oruçlu olma,
- Yenilen bazı yiyecekler, (soğan, sarımsak gibi) ile sigara ve alkol de ağızda kötü koku oluşturur.
- Ağız Kokusunu Önlemek İçin:
- Eğer ağzınızda herhangi bir enfeksiyon, vücudunuzda nefesinizin kokmasına yol açacak herhangi bir sağlık sorunu yok ise ;
- Ağız ve diş düzenli fırçalanır, gargara yapılır.
- Diş fırçalama işleminin yanında dil temizliğinize de özen gösterin.
- Diş ipi kullanmaya özen gösterin.
- Sarımsak, soğan ve baharattan kaçının ya da pişirerek yemeyi tercih edin.
- Çoğunlukla kötü sindirildikleri için süt ürünleri de bu probleme neden olabilir.
- Çok fazla çay ve kahve tüketmeyin.
- Alkolü ve sigarayı bırakın.
- Tükürük salgısını hareketlendirin. Bakteri oluşumunu önlemek için ağzın oksijenlenmesine yardımcı olun. Şekersiz sakız çiğnemek bunun en kolay yolu.
- Ağız kuruluğunu önlemek için gün boyu su için.